9 Ağustos 2013 Cuma

YAZILMAKTA OLAN BİR ROMAN İÇİN ŞARKILAR

"Sen şimdi başka bir denize bakarken Başka bir rüyaya dalarken Mavi mavi maviye dalar gözlerin Gittin gittin Elimden uçtu ellerin..." Hayal. Güven ve Tunç https://youtu.be/YSattmQ_uPU

4 Ağustos 2013 Pazar

Ciğer yangınlanları ile yazılıyor tarih

Şimdi tüm Akdeniz'de eyyam-ı bahur başladı. Bir de Lavent var tabii ki... Çevremiz, önümüz aramız, sağımız solumuz korkunç bir yangınla sarıldı ya birileri bu yangınla çaresizce mücadele ediyor da birileri de bu mücadele edenleri uzaktan izliyor ya... Aslında onlar da yanıyor... O hiç bir şey yokmuş gibi izleyenler de yanıyor. Ama farkında değiller... Sonuç sadece ekosistem olduğu için değil Yangının yerine, zulüm, şiddet, kötülük, savaş sözcüklerini koyduğumuzda da durum değişmiyor. Birileri zulme uğruyorsa, izleyenler de zulüm altında kalıyor aslında, ama çoğunluğu farkında olmuyor. Büyük zulüm kendine yapılan zulmü bakılıyor, gizliyor. Zulmü yapanların da sığınağı oluyor bu farkında olamama hali. Bunu çok iyi kullanıyor zulüm aygıtı. Bir kısım ise zulme uğrayanların karşıtı yapılmış zaten. Ve olan oluyor... Zulme uğrayanların karşıtı olarak bu süreç, memnuniyetle izlese bile aynı kitle farklı alanlarda ama mutlaka zulüm altında oluyor. Zulme uğrayandan çok daha "zavallı" bir durumda, olanları izliyor. Aymazlık içinde çünkü. Ne kadar nemalansa ya da ezse de karşıt dedikler kadar hayatlarında bir anlam bir bereket bir esenlik olmuyor. Çürüyor çünkü. "öteki" ezik" "fakir" "itibarsız" "değersiz" diye gördüğünün, kendinden çok daha onurlu ve diri olduğunu göremiyor. Zulüm aygıtınca manipüle edilmekten İnsanlığını kaybediyor. Hortlağa dönüşüyor. İki dünyaya da sığmayan bir hortlağa... Bu aymazlığını kuşaktan kuşağa aktardığından da, insanlık bu kadar zavallı duruma düşüyor. Ve sınıfsal tarih de böyle yazılıyor galiba... Tarihimiz böyle oluşuyor. Ciğerlerimiz yana yana... Ey insanlık silkin artık. Öteki beriki yok. Hepsi sensin. *Yazarken kendim için bazen böyle çözümlemelerde bulunurum. Bu yüz kısa notlar benim romanı otutturduğum kavramsal çerçeveyi oluşturur. "Ververan'da Bir Hüzzam Şarkı'" yı böyle yazdım. Şimdi yazdığımı da böyle yazıyorum.