Gülağa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gülağa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24 Nisan 2025 Perşembe
Fırat Kenarı
Ölümlerden ölüm beğen Samo.”
Kederle, düşünceyle gidip silahlarını teslim etmişti…
“Artık ava da gidemeyeceksin Samo. Kanatlı kapının üstüne astığın geyik başı, demek ki son avınmış. Ava gitmeyeceksin… İbo’nun Tutu’ndan öteye geçemeyeceksin… Fırat’ın kenarından bir daha yürümeyeceksin… Sarp yamaçlardan, yüksek uçurumlardan aşağılara, ovalara, çaylara uzun uzun bakamayacaksın… Atlarını gururla görücüye çıkardığın pazar, artık sana haram… Dağlara oduna, yaprak kırmaya da gidemeyeceksin… Dağda taşta kendini nasıl koruyacaksın ki silahsız? Kazaya bile gidemezsin artık. Nalbant Pazarı’ndan geçemeyeceksin. Beydağı’na uzaktan bakacaksın… “Yatacak yeriz olmaya.”
Onların silahları toplanırken Gülağa, altında, Samo’nun kızıl Rüzgâr’ı, gaftan gafa hükmekmekte, köye de haber üzerine haber yollamaktaydı,
“Yine geleceğim, geldiğimde tumanlarına kadar alacağım.”
Köy bu sefer korkudan tir tir titriyordu. Civar köylere yaptıklarını onlara da yapar diye dehşete düşüyorlardı. Bazıları arkasından, Samo için,
“Atlarını verse hepimiz kurtuluruz. Versinler malı mülkü... Ne olacak ki? Onlara ne dokunur? Mal mülk gani… Söylemedi demeyin, sırf onların yüzden başımız yanacak?” diye konuşarak dolaşıyordu sinsice, Söz kulağına gelince de, Mısto celaleniyordu, çıkıp açıkça soruyordu,
“Ulan dağdan geldiniz de bağdakini mi kovuyorsunuz? Köyse, onların köyü… Altında oturduğuz dutu da onlar dikti, çeşmelere suyu da onlar getirdi. Gülağa da sadece ona gelmiyor, hepinize geliyor… Görmüyor musunuz? Bu iş bir başlarsa yangın, hepinizi yakar. "
Ververan'da Bir Hüzzam Şarkı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)