Sosyal yardım paketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sosyal yardım paketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2011 Pazartesi

BEDAVAYA BERHAVA BİR YAŞAM

Cuma, Temmuz 24, 2009


Özellikle seçimlerden sonra bu “sosyal yardım” işi, bu toplumda yaygın tartışılmaya başladı.

Bizde genellikle öyledir. Önce bir iki gazeteci bir konuyu ciddi bir açılım olsun diye gündeme getirir. Sonra televizyon kanallarının birinde konuya değinilir. Eğer tutarsa, bayağı çok sayıda bir kanal işe el uzatır. Ama biz en çok; kahvelerde, spor salonlarında, yemekhanelerde, bürolarda, taksilerde, otobüslerde, dolmuşlarda, duraklarda konuşup tartışırız. Yaygın tartışma dediğim bu.

Bu sosyal yardım paketleri şu son aylarda gündemimizde gerçekten öne çıktı.

Bazı yardım kuruluşlarının üzerindeki şaibe, ekonomik krizin yarattığı kişisel tedirginlik, yeşil kart ve yardımlarla ilgili bazı istismarların olması hatta daha açık belirtelim insanların seçimlerde manipule edilmesi inancı, toplumda sosyal yardımlara ilişkin negatif bir algı oluşturdu.

Neredeyse tümüyle kaldırılsa hatta yasaklansa memnun olacağız.

Alanların hepsi tembel, ahlaksız, sömürücü ve bedavacı.

Çoğu yoksul bile değil.

Belki biz ya da bizim tanıdığımız a ailesi, b kişisi onlardan daha kötü durumda.

Ama onlar bedavacı ve arsız olduklarından kabul ediyorlar bu yardımları. Hem de bizden kesilen paylarla.

Yoksullukla ilgili bilinen iki tanım verelim.

a-Mutlak yoksulluk; temel ihtiyaçların yeterince karşılanmaması. Barınma, beslenme, sağlık, eğitim haklarını kullanamama

b- Görece yoksulluk; toplumda bir grubun diğerine göre olanaklara ulaşma şansı azlığı. Bir anlamda sınıfsal yoksulluk.

Sosyal yardımlarda sınıfsal yoksulluğa bakmıyorlar. O bir sistem meselesi. Ama diğerine bakıyorlar.

Öyle çok temel ihtiyacı karşılanamayan insan var ki. Sosyal yardım verilen her ailenin, yoksul olduğunu kanıtlama olanağı tanıyor bu yardımı yapanlara. “Diğerlerine neden vermedin?”. “Olanağım yoktu efendim. Bütçemizi artırın hepsine verelim. Bakın ne çok iyilik yapmış olacaksınız.”

Belki iş böyle yürüdüğü için de tepkiyi duyuyor insanlar.

Gerçek yoksula, önceliği olana, gelişebilene, balık tutmayı öğrenene kadar olana gibi ölçütler yok. Sadece dağıtılan sosyal yardım var.

Bu nedenle gerçekten gereksinimi olana bile bedavacı gözüyle bakan büyük bir kitle var oldu. Yardım alan herkesi aşağılamak ihtiyacı hissediyoruz toplum olarak. Kızgınız çok. Merhameti unutacak kadar, vicdanımızı duymayacak kadar kızgınız.

Sosyal yardımdaki bedavacılığa çok kızıyoruz da hayatın toplamında yapılan bedavacılığı sorgulamıyoruz.

Adamlar on sayfalık gazeteyi, beşer sayfadan iki gazete gibi gösterip birini bedava veriyormuş gibi yapıyor. Bu bedavaya bayılıyoruz.

Pahalıya sattıkları milyonlarca şişe gazlı içeceğin kapaklarından bir bedava şişe kazanacağız diye ne tür taktikler geliştiriyoruz.

Kontör aldıkça bedava kontör, bedava sms bedava konuşma alıyoruz.

Benzin çok çok pahalı ama benzinin yanında verdikleri uyduruk bardak çanak bedava

Süt konmadan yapılan dondurmalardan bir alana beş bedavayı bedava sanıyoruz.

Propogandistlerin belki yeni kullandıkları isimle reprezantabllerin beş yıldızlı otel hediyelerini çok doğal kabul ediyoruz. Hem de kimler olarak kabul ediyoruz.

Şu kadarlık alış veriş edene iPod, bu kadarlık alış veriş edene laptop bedava ama okullar artık ücretli. Süt çocuklar için bile ücretsiz değil.

Ev alana araba bedava ama su cidden çok pahalı.

Nakit paralar, hediye çekleri, uçak biletleri, hep hep bonus ama ekmek bedava değil. Şehir içi ulaşım çok pahalı. Büyük şehirlerde insanlar işe, çocuklar uzak okullara yürüyerek gitmek zorunda kalıyorlar.

İnternet ise başka bir alem; oyunlar, domainler, hostingler, videolar, programlar, yazılımlar, ilanlar, şarkı indirmeler bedava ama müzeler, kitaplıklar ücretsiz değil.

Arkadaşlık sayfaları arkadaş bedava ama saygı sevgi bedava değil. Güven hiç değil.

Yurdumda bir hazır çorba firması; çekilişle gıda paketi dağıtmaya başladı. Alanlar katılmayalım dememişler. Firma tüm yasal gerekliliklere uymuş yedekleri bile belirlemiş noter huzurunda. İşte gelinen son nokta bu.

Bu bedavalardan olsa olsa berhava bir yaşam oluşturur insan.

Ve kötü yanı bu bedavalardan, başka bir yoksulluk algısı çıkacak ortaya.

Orta ve üst orta sınıfın bilinçsel yoksullaştırılması gibi bir şey.

Belki konmuş bir ismi vardır. Yoksa bile, bir isim koymaya, bir tanım yapmaya korkuyorum.

Yakında uzaylılar gelip hepimize bedavacı derlerse şaşırmayalım.

Aslında Orhan Veli çok önceden söylemişti.

“Bedava yaşıyoruz bedava”