çırak çocukların efkarlı türküleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çırak çocukların efkarlı türküleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2011 Pazartesi

MAMAK AH MAMAK

Salı, Temmuz 14, 2009



Tam yirmi yıl arayla Ankara Mamak’ı dolaşma şansım oldu. Biri 1989 da biri de bu yılın başlarında.

O zaman da yoksulluk vardı Mamak’da. Şimdi de var.

Ama şimdiki başka bir şey.

Mamak yirmi yıl önce bostanlar, bahçeler, gecekondularla dolu, apartmanı ve okumuşu az, çocuğu çok bir ilçeydi. Ankara’nın nitelikli niteliksiz emek gücünün önemli bir kısmını oluştururdu.


Çöplükle ve meşhur cezaevi ile anılsa da; yaz akşamları kızartma kokuları, şen kahkahalar ve yazlık sinema dönüşlerinde çırak çocukların söylediği efkarlı türkülerin oluşturduğu bir atmosfere sahipti. Kendi için olmasa da kendinde bir sınıftı Mamaklı.

Ankara’nın emek deposu olduğunu bilirdi. Bundan aldığı bir güç ve gurur olurdu tavrında. Hayatı üreten emeğin sahibiydi. Ama dar gelirliydi. Bu dar gelirlilikten çıkış umudu ise mütevazı ama kuvvetliydi. Çocukları okutmak. Sigortalı bir işe sokmak. İş dönüşü ayaklarını yıkayıp çizgili pijaması ve atletiyle gecekondusunun bahçesine sedire uzanmış babalar ve onlara hizmet eden anneler bir yandan karpuz dilimlerini dişler bir yandan uzaklara dalıp bu hayalle mutlu olurlardı.

Çöplüğüne ve cezaevine karşı dimdik durabilen bir yerdi


İşte öyle bir Mamak’tı

Sonra ne olduysa olmuş.

Gecekondulara “Tapu Tahsis Belgesi” verilmiş, sonra bunlar tapuya mı çevrilmiş, öyle mi kalmış bilemiyorum. Ama Ankara’nın Yenimahalle, Keçiören, Dikmen, Subayevleri, Sanatoryum, Etlik, İncirli, Yıldız, Birlik, Çukurca, Öveçler, Sokulu gibi bir çok semtindeki gecekondu birden bire müteahhitlerin girişimi ile apartmanlara dönüşmeye başlamış. Sanırım Başbakanımızın oturduğu ev bile böyle bina edilmiş.

Önceleri yüzde elli gibi bir oranla çalışan müteahhitler sonraları yüzde kırk, yüzde otuza kadar inmişler. Ama bu bile insanların çocuklarına bir ev bırakma şansı vermiş. Ankara’lı okumayı sevse, çocuklarını okumayı istese de iş, istihdam gibi sorunlarda o evler insanların yaşamını kurtarmış.

Mamak yoksulluk nedeni ile işte bu sürece yetişememiş. Büyük müteahhitler yeteri kadar rasyonel görmediklerinden ilgi göstermemiş. Kötü müteahhitlere yaptıranın ise iskan ve vize sorunları çözülememiş ve Mamak’ın çoğu gecekondu olarak kalmış. Sorun da buradan sonra başlamış.


Gecekondularla apartmanlar ayrışmış.

Apartmanların gölgesinde kalan gecekondulular kendilerini eksik, ezik, zayıf hissetmeye başlamışlar. Apartmanlar; halleri hiç iyi olmasa bile kendilerini şanslı hissetmek için bunu kaşımış. Televizyonlar, diziler, bazı şarkılar da kaşımış durmuş gecekondu yoksulluğunu.

Bu arada belediyeler ne olduğu hiçbir zaman tam anlaşılmayan kentsel dönüşüm projelerine başlamışlar. Bir gecekonduya yüzde otuz veren müteahhitten çok daha uyanık davranmışlar. Otuz bin konut gereksinimli bölgeye altmış binlik planlar yapmışlar ama vatandaşa bire bir vermeye kalkışmışlar. O da yetmemiş bir de üste para istemişler. Sanırım bazı semtlerin elektriği suyu kesilmiş. Bazı evler boşalmış.



Ve Mamak’ın 14-16 semti hayalet şehirlere dönmüş.

Ve bir çok yardım paketi burada kalan evlerin kapısını çalar olmuş.

Artık Mamak’tan neşeli yaz akşamı sesleri gelmez olmuş.

Çocuklar bir hayal bir hedef bir umut olmaksızın okullu olmuşlar.

Okumuşlarla büyümüşler bırakıp gitmiş.

Okumayanlar sigortasız, güvencesiz işlerde yedi gün on beş saat çalışmaktan tükenmiş ya ya iş aramaktan bile elini eteğini çekmiş, boş vermiş, yorgun, umutsuz ömür tüketiyorlarmış.


İşte Mamak’ı ikinci kez bu aşamada gördüm.

Bu süreçte Mamak’lının bir kısmının kendine bakış açısı değişmiş. Elleriyle, emekleriyle dünyayı her sabah yeniden kuran Mamak’lı uysallaşmış, sessizleşmiş, zayıflamış. Dünle ilişkisini bitirmiş. Yarından umudunu kesmiş. Kendisine acır olmuş. Kendini yetersiz görür olmuş.


Birileri Mamak’a el atmalı. Hem de acilen.

Bu kentsel dönüşüm ne menem bir uygulama.

Buralar zaten mahrumiyet. Bir de evleri alınırsa ellerinden otuz, kırk, elli yıldır oturdukları evleri alınırsa ne yapacaklar? Gönüllerince okutamadıkları, okuttuklarına iş bulamadıkları, bulduklarına sigorta yaptıramadıkları, yorgunluklarına çare üretemedikleri çocuklarına bir “daire“ de mi bırakamasınlar?

Büyük şehirlerde; “Başını sokacak bir ev” çok önemli. Bir vatandaşlık hakkı. Ve onun kadar önemlisi varlığıyla insanı, zengin, mutlu, vatandaş hissettiren yokluğuyla ise acze düşüren bir temel unsur.


Eğer merkezi yapıda birileri, yönetim yetkilerini kullanarak bu kentsel dönüşüm zulmüne el atmazsa kötü niyetler taşıyacağım.

Mamak gibi büyük bir metropol ilçe gettolaşsın, muhtaç kalsın isteniyor diyeceğim. İşsizliğinden utansın. İşçiliğinden utansın. Hep sessiz kalsın isteniyor diye düşüneceğim.
Hep yardım paketine gereksinimi olsun diye bekleniyor diye düşüneceğim.