Kafka, Charlie Chaplin, Kemal Sunal...
Ülkelerinin, koşullarının, iyimserlik ya da karamsarlıklarının, tarzlarının, yaşadıkları zamanların, kişiliklerinin farklı oluşu başka birşey.
Kafka'nın edebiyatçı, Charlie Chaplin ile Kemal Sunal'ın sinemacı oluşu başka birşey.
Kahramanlarının/Tiplemelerinin; Şarlo, Şaban, Gregor ya da Karl'ın, kimlikleri, kişilikleri hangi estetik kaygılarla oluşturuldukları/aktarıldıkları başka birşey.
Hatta memleketimizde, Kafka okuyucularının Kemal Sunal filmlerine ilgi duymamaları ile Şaban tiplemesini çok seven bir çok insana, Kafka adının birşey ifade etmemesi bile başka birşey.
Onları ortaklaştıran birşey var.
Onları unutulmaz kılan da belki bu ortaklıkları. Bu üç ismin kahramanlarını/tiplemelerini, kimini Anadolu insanının gönlünde, kimini gerçek entellektüeller arasında, kimini tüm dünyada tanıtan ve yaşatan birşey var;
Sistemle uyumsuzlukları...
İnsanı insana yabancılaştıran, insanı yanlızlaştıran sistem karşısındaki halleri, durumları, duruşları...
Masumiyetleri.
Yoksullar ve diğer dezavantajlı gruplar için, vurgusu daha belirgin olsa da, sistemin bireyde yarattığı güçsüzlük, başedememe duygularına, kahramanların/tiplemelerin, hayata, doğal olana tutunmaya yönelik çabalarıyla karşı koymaları. Bir anlamda insanca yaşamaya çalışmaları. Bunu gülünç, korkunç, sarsak en azından beceriksizce, sistemin en horladığı halleriyle yapmaları. Kahramanların birer antikahraman oluşu. Ve bu halleriyle de bize, -her kim olursak olalım, ne yapıyorsak yapalım, ne tür maskeler kullanırsak kullanalım-olağanüstü benzemeleri.
Bir yanımızla insanüstü bir gayretle, insanı dışlayan sisteme tutunmaya çabalarken, bilmediğimiz, farkında olmadığımız bir yanımızla insanlığımızı, insancıllığımızı aradığımızı gösteriyor onları hala okuyor, izliyor, seviyor oluşumuz.
ARALIK 2002
Kafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Kasım 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)