Pazartesi, Ocak 4, 2010
'Neredeler?' diye soruyordum hep kendi kendime. 'Neredeler?'. Hollywood bile sesini çıkardı, bizimkiler neredeler?
İşte geldi kapımıza dayandı savaş. Geçmişteki hiçbir şeyden ders alınmammış gibi dayandı. Tarih kitaplarının tozlu sayfalarına mahkum edilecek şiddet, hortladı. Çeşitli bahanelerle kan, gözyaşı, açlık, sefalet, acı sistematik bir biçimde dayatılacak yine yaşamlarımıza. Dünya; gazodası ve sabun fabrikasından oluşmuş bir cehenneme dönüşecek.
Kalbi ve aklı olan herkes karşı durmaya çalışıyor kendi gücü ölçüsünde. Başta Amerikan halkı olmak üzere her ülkede insanlar savaş karşıtları olarak yürüyor. Küresel anlamda belki tarihin en yaygın protestolarına tanıklık ediyoruz. Acıyı bilen herkes yollarda. Diğerlerinde de olduğu gibi Türkiye'de de işçiler, sendikacılar, gençler, eğitimciler, öğrenciler, sağlıkcılar şehir şehir, meydan meydan yollarda.
'Neredeler' diye düşünüyorum. Bizimkiler nerede?
Eskiden olsaydı , herkesden önce olmasa bile aynı zamanda sesleri çıkardı. Bu kadar mı değişti herşey? Bu kadar mı parçalandık. Filmler mi yalandı, filmleri yaratan hayatlar mı?
Neredeler?
Gördüm en sonunda.
Ne hoştular.
Siyah beyaz bir film tadındaydı görüntüleri. Ben en çok Ekrem Bora ve Mehmet Ali Alabora'dan etkilendim. İki ayrı kuşağın iki ayrı temsilcisi.
Diğerlerinin isimlerini , atladığım olursa üzülürüm diye yazmıyorum.
Ekrem Bora, bir dönem birincilerinin en suskunu. Bildiğim kadarıyla hep sinemadaydı ama hep oyuncuydu. Döneminim tüm mütevazılığı ve yaşanarak edinilmiş öz güveniyle yürüyordu. Savaşa karşı olduğunu söylüyor başka şeyler eklemeyi gereksiz görüyordu. O kuşak biraz böyleydi. Yaşamsal konuların teorisini yapmaz,gerektiği zaman yüreğinin yap dediğini yaparlardı.
Mehmet Ali Alabora. Onun söyleyecek çok şeyi var. O bilinçli bir savaş karşıtı. Televizyonlarda izlerken "Mali ", "Memoli" dönemini atlattığını görüyorsunuz. Yaşadığı dönemi, dünyayı, yaptığı işi teoride de çözmeye çalışıyor. Sanırım artık daha seçici. Ya da seçim yapma gücüne kavuştu.
Müziğin, sinemanın ve daha yatırımcılarına para kazandıran pek çok şeyin sisteminin ne yazıkki günümüzdeki uygulaması şu, ne kadar yetenekli, eğitimli,deneyimli, disiplinli olusanız olun hem bunları kanıtlamak zorunda kalıyorsunuz hem de onların istediği projede onların istediği biçimde yer alıyorsunuz. Piyasaya girmek istiyorsanız genel yolu bu. O kadar çok genç o kadar farklı iş yapmak, hedeflerinden o kadar ayrı düşmek durumunda kalıyor ki inanamıyorum. Ya hayallerinizden bambaşka işler yaparak ve sabrederek veya piyasa koşullarına razı olup belli bir güç elde edinceye kadar yine sabrederek bekliyorsunuz, ondan sonra istediğiniz projelere yaklaşıyorsunuz . Mehmet Ali Alabora 'da böyle bir süreçten geçti kanısındayım. Piyasada deneyim kazandı, güçlendi, artık kendi seçim ve kurallarını anne baba desteği olmadan da ortaya koyabilecek.
Biri eski kuşağın, yapımcısıyla, yönetmeniyle, yıldızı, set işçisi, figüranıyla aynı sofrayı paylaşmanın, belki aynı mahallede oturmanın aynı kahveye gitmenin, komşusunun yaşadıklarını film yapmanın, çevire çevire sinemacılığı öğrenmenin, filmini halkla birlikte seyretmenin sinema sayıldığı sinemanın adamı.
Diğeri yeni sinemanın. Çok az filmin çekildiği . Yıldızların star olduğu , sokağa çıkmaktan ürker olduğu, kimsenin artık aynı mahallede oturmadığı hatta birbirinden haberi olmadığı, figüranları kimsenin tanımadığı, komşunun filme çekilmediği bir sinemanın adamı.
Artık sadece sinema yapmayı istemek yetmiyor sinema için. Dünyayı anlamak sadece yaşayarak olamıyor sanki. Daha donanımlı olmak gerekiyor artık. Piyasa deneyimi kadar başka teorik açılımlara da gereksinim hissettiriyor yaşadıklarımız. Ve bazı insanlara tek kimlik yetmiyor. Taraf olmaya zorlanılan bu dünyada taraf olunuyor.
Mehmet Ali Alabora bunu yapmaya çalışıyor gibi.
Bu anlamda da yeni sinemada ondan umutlanıyorum.
Ekrem Bora ve Mehmet Ali Alabora 'yı Savaşa karşı yanyana yürürken gördüğüm kareyi unutamıyorum.
Aralık 2002
Güven
Yeni Sinemacılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeni Sinemacılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Kasım 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)