23 Mayıs 2010 Pazar

KARDEŞLİK SOFRALARI


Bizim yemeklerimiz neden bu kadar lezzetlidir?
Anlatırken, tanımlarken, tarif ederken bile ağzımız sulanır, canımız çeker.
Bir de; o yemek bizim şu yemek de bizim diye kavgaya tutuşuruz. Kiminle yaparız bu kavgayı? En çok Rumlarla, Ermenilerle biraz Arap biraz Arnavutlarla. Kimdir bunlar? uzun yıllar birlikte yaşadığımız, bugün çok az olsa da birlikte uzun yıllar yaşamayı arzuladığım kardeşlerimiz.
Analı kızlı Malatya'nın mıdır? Antep'in mi?
Hellim Peyniri kimindir?
Lokum?
Kurut?
Zeytinyağlı sarma (yalancı dolma) ?
Fasulye pilaki?
Çiğ köfte?
Baklava?
Kaburga Dolması?

Bu yemeklere lezzetini, tadını veren kardeş sofralarıydı. Farklılıkların getirdiği zenginlikti.
Birbirinden hergün hergün bir şey öğrenmeydi.
Farklılık olmadan var olmayı bilmeme gibi güzel bir duyguydu.
Hep böyle çeşitli ve zengin yaşanacağına dair güven duygusuydu.
Başka bir yaşamı bilmemek, akla getirememek, hayal bile edememekti

Gittiler, gönderildiler, geldiler, getirildiler
Gidenlerle önce bağımızın tarlamızın bereketi gitti
Dikkat şimdi sofralarımızın tadı , lezzeti, neşesi ve bereketi gidiyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder