Klarnet;
Bildiğim kadarıyla bölgede Elazığ'ın dışında sadece; Eğin, Ağın, Arapgir üçgeninde çalınan bir enstürman. Ona enstürman denir mi? Bilmiyorum. O bizlerin yürek sesidir.
İç sesimizdir. Ruhumuzun en derinlerinden gelen ezgilerimizdir. Kimselere söylemediklerimizdir.
Başka hiç bir çalgı bizim duygularımızı o kadar iyi anlatamaz. Efkarımızı, coşkumuzu, acımızı, özlemimizi, aşkımızı, ayrılığımızı anlatamaz.
Çaremizi ve çaresizliğimizi de.
Elazığ müziğinin Diyarbakır, Urfa müziğine benzerliğini söylerler hep, ama oralarda klarnet bizim kadar yaygın kullanılır mı bilmiyorum.
Çocukluğumun en büyülü çalgısıydı. Hâla da öyledir. Duyduğumda, diğer tüm seslere kapanır kulağım.
Tahsin Dedem de çalarmış.
Horoş'da ve başka bir çok köyde. Belki Cücügen’de de çalmıştır.
Tahsin Dedemin bir kardeşi - Veysel Amca- keman, bir kardeşi- Muhittin Amcam- davul çalarmış.
Dedeme yetişip dinleyemedim ( Belki bebekken çaldığını duymuşluğum vardır )
Ama Gani Dayı'yı dinledim Vahşen'de bir düğünde. Sonra çocukluğumun son deminde, Ankara'da evimizde.
Bu nasıl bir müzik?
Bu nasıl bir çalgı?
Bu nasıl bir ses?
Bizim için; klarnetin yeri açık havalardır.
"Elektirirğin olmadığı zamanlarda; "lüks" hatta “löküs”denilen ve ışığı bir fenerden çok daha parlak olan bir cihazın aydınlattığı, harman yerleri, gece bahçeleridir.
Köyden köye gelin almaya yaya gidilen devirlerde, renk renk, desen desen giyinmiş genç kız ve gelinlerden oluşan düğüncülerin, dönüşte gelinin bineceği süslenmiş atın yanıdır.
Klarnetin yeri patika yollardır, dağlardır, meşeliklerdir, çaylardır, yazılardır, gözelerdir.
ve en çok bağlardır.
Tarlada çalışan da, damda hamur yuğuran da, çeşme başında ayran soğutan da, ahırda inek sağan da duyabilsin diye açık havalardır.
Fırat'la Murat dinleyebilsin diye.
Munzur’la Beydağı duysun diye.
Keklikler dinleyebilsin diye.
Börtü böcek, çemen çiçek açsın diye.
Topraklarımızdan bolluk bereket eksik olmasın diye.
Üzümlerimiz, incirlerimiz, dutlarımız ballı olsun diye.
Desenlerimiz, renklerimiz solmasın diye.
Klarnetin yeri açık havalardır.
Bugünlerde de Mediterraneo'da, Nicos'un kemanını dinlerken, aynı geniş, uçsuz bucaksız insanlığı dinliyorum.
Tahsin Dedemle Gani Dayı'nın klarnetini dinlemiş gibi oluyorum
Vahşenli Agopcan ustayı dinliyorum.
İnsanlığın en insancıl, en meleksi sesini duyuyorum.
Helal olsun sizlere.
Helal hoş olsun
Not; Bu yazıyı yazarken İsmail N. Beydemir’in, makalesinden yararlandım. Kendisine saygılarımı sunar teşekkür ederim.
Nicos Mediterraneo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nicos Mediterraneo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Kasım 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)