8 Eylül 2014 Pazartesi

"EN UZUN GECE"


Bir Kalp Ağrısına Uzaktan Bakmak 2

Birinci Bölüm;

KAHRAMANLAR, ÖZETLER, SORULAR;

“Kasımpaşa kıyıları tersane”
Oktay Rıfat


1. EN UZUN GECE;

Kahramanlar ve karakterler;

(Yelda, Selim, Taner, Teğmen Ceyfır, Heja, Rojda, Zerrin, Mor saçlı kadın)

a. Yelda İstanbul’da oturuyor. Taşralı ve muhafazakâr bir ailenin Amerika'da iktisat okumuş kızı. Sosyal psikoloji dalında ph derecesi almış ve aynı fakültede hoca olarak kalmış. Bir kez – bir İtalyan fizikçi ile- evlenmiş ve boşanmış. Selim ile sevgili.

b. Selim İstanbul’da oturuyor. Diplomat bir ailenin çocuğu. Peru, Moğolistan, Bolivya, Gine gibi ülkelerde büyümüş. İngiltere’de tarih okumuş. Oxford’ta tanıştığı Fahrünisa ile okulun son günü evlenmiş, iki yıl sonra eşinin isteği üzerine boşanmış. Anne ve babasını bir uçak kazasında kaybetmiş. Bir tarihçi ve akademisyen, Boğaziçi’nin kıyısında bir üniversitede tarih okutuyor.

c. Taner; İstanbul’da oturuyor. Büyük şehrin kenar mahallesinde yetişmiş ve oradan kopmamış ama başka yaşamları da öğrenmiş bir adam. Emniyetin bursuyla Siyasal Bilgiler’de okumuş. Bir kavga nedeniyle polislikten istifa etmiş. Özel güvenlik şirketi kurmuş. Evli, iki çocuğu var. Araştırma ekibinde idare amiri ve güvenlik sorumlusu. Karanlık yanları olan bir adam.

d.”Teymın Ceyfır” -Teğmen Cafer– İdealist ve genç bir subay. Babası amiral. Babasının görevi gereği çocukluğu ve eğitiminin ilk iki yılı Amerika’da bir deniz üssünde, sonra babasının arkadaşlarının yanında ve yine Amerika’da geçmiş. Kendi isteği ile bölgeye gelmiş. İnançlı ve insancıl bir kişiliğe sahip.

e. Heja; on iki yaşında. Kendisini ”kesimlik erkek kuzu” olarak tanımlıyor. Yelda ona sadece “kuzu” diyor. Uçurumköy’de annesi ile oturuyor. İki ağabeyi de dağda vurulmuş.

f. Rojda. Hangi şehirde oturduğu belirtilmemiş. Yörenin okumuş kızlarından. İngilizce biliyor. Ne okuduğu bilinmiyor. Misyonda görevli.

g. Zerrin; Hangi şehirde oturduğu belirtilmemiş. Yörenin okumuş kızlarından, sosyolog. Töre cinayetleri konusunda tez hazırlıyor. İngilizce biliyor. Misyonda görevli.

h. Fahrünisa; Aristokrat. İstanbul Kandilli’de, ailesine ait köşkte anne ve anneannesi ile oturuyor. Oxford mezunu. Eski kocası Selim’e aşık.

i. Mor saçlı kadın; Heja’nın annesi. Oğulları dağda ölmüş, susmuş bir kadın

Romanın özeti;

Yelda ve Selim, iktisat tarihi doçenti Rasim vasıtasıyla tanışmış ve birbirlerine aşık olmuşlardır. Ancak sancılı bir beraberlikleri vardır. Bir keresinde Yelda'yı ağlamaktan öldürecek kadar kötü yapan bir beraberlik. Çünkü Selim; ilişkilere başkalarını da katmakta ve çapkınlıkları konusunda yalan söylemektedir. Selim’in eski eşi Fahrünisa ile görüşmeleri, sanat tarihi bölümündeki sarışın asistanla macerası Yelda’yı incitmekte, incinen Yelda’nın zeki hamlesiyle, yürüme engelli Tekin ile kıskandırılan Selim kırılmakta ve bu yaşananlar onları bir çözümsüzlüğe sürüklemektedir. Karşılıklı olarak kurtulmaya çalıştıkları bir bağımlılıkla birbirlerine bağlanmışlardır. Büyük aşklarını ne yaşayabilmekte ne bitirebilmektedirler.

Yelda ilişkinin çıkmazından ve acılarından o kadar bunalmıştır ki, Avrupa Birliği’nin “töre cinayetlerini” araştırmak için kurduğu misyona Selim’e haber vermeden başvurup işe kabul edilir. “Ben gidiyorum” dedikten üç gün sonra yola çıkar. İndiği havaalanından bir askeri helikopter onu köye getirir. Onu Rojda karşılar. Köyün girişinde mor saçlı ve yaşlı bir kadın görürler.

Avrupa Birliği araştırma ekibi; İspanyol sosyal antropolog Leopold, Alman Psikiyatrist Günter, İngiliz doktor Amy, Fransız davranış bilimci Jacques ile , İtalyan sosyolog Beatrice’den oluşmuştur. Yelda ekibe iktisatçı olarak katılır. Jacques aynı zamanda misyonun şefidir.

Delegasyonun konakladığı köy boşaltılmış köylerden biridir. İzin verildiği için köye bir iki aile dönmüştür. Köyde küçük bir karakol bulunmaktadır. Karakolun komutanı Teğmen Cafer’dir.

Yelda ve Selim uzaklaşınca birbirleri olmadan yapamayacaklarını anlarlar. Yelda her akşam Selim’i telefonla arar.

Araştırma ekibi değişik köylere gitmek için gruplara bölünür. Jacques, Zerrin ve Yelda aynı grupta yer alırlar. Kendi grubunu köylere götürüp getiren arabayı Yelda kullanır.

İlk olarak Civelekköy’e giderler . Grubu ağa karşılar. Yelda ağadan izin alıp kadınlarla konuşmak ister. Yelda kadınların yanına gider bir genç kız konuşmaları Türkçeye çevirir. Yelda kadınlara “Erkekler size nasıl davranıyor. “ gibi sorular sorar.

Yelda konakladıkları köyden on iki on üç yaşlarında bir erkek çocuğunu, Heja’yı çok sever ve bağlanır. “Kesimlik erkek kuzu”dur o. Ağabeyleri babası dağda vurulmuş, annesi – mor saçlı kadın- konuşmaya küsmüş bir kuzu.

Yelda “kuzu”yu alıp İstanbul'a götürmeyi istemektedir. Teğmen Cafer ona birçok kez, eğer istiyorsa bir an önce çocuğu alıp gitmesini söyler. Yelda gerekirse kuzunun annesini bile yanında götürmeyi göze alır. Çocuğa denizi anlatır, okyanusu.

Grup Civelekköy’e bir kez daha gittiğinde köyde bir kız öldürülmüştür ve kadınlardan biri bu ölümle ilgili saklanan bir bilgiyi Yelda’ya söyler. Yelda bunu Jacques ve Zerrin ile paylaştığında bu bilginin çok tehlikeli olduğu ve konuşulmaması gerektiği dönüşte rapora yazılabileceği kararı alınır.

Yelda bölgeden etkilenmekte, Heja ile ilgilenmekte, Selim ile telefonda konuşmaktadır. Ama her konuşma; bir yandan özlem giderirken bir yandan da aralarındaki kırgınlığı, kızgınlığı kışkırtmaktadır.

Taner'le Yelda yakınlaşması olur. Sevişirler. Bir birliktelik başlar. Selim bunu telefon konuşmalarında hisseder.

Yelda, Taner’in kabalığına ve aldırmazlığına karşın birlikteliği sürdürür. Bir çıkmaza girmiştir. Bu çıkmaza tahammül edemediği için kötü hastalanır. Rojda ve Zerrin onunla aynı eve taşınarak ona bakarlar.

Yelda Taner ile yaptığı bir tartışmada, Civelekköy’deki Kürt kadının ona söylediği bilgiyi ağzından kaçırır.

Ve ertesi sabah Heja, ensesine bir kurşun sıkılmış olarak uçurumun dibinde bulunur. Yelda ağlayarak Teymın Ceyfır’a koşar. Teğmen yemin eder. Çocuğun dağdakiler için kuryelik yapmasından kuşkulanıldığı için öldürülmüş olabileceğini tahmin etmektedir. Ve Yelda’ya Taner’e sormasını söyler.

Selim, deyim yerindeyse Yelda ile birlikte telefonda, Heja’nın ölümüne ağlar ve bölgeye gitmeye karar verir.

Yelda arabayla gidip onu hava alanında karşılar.
Köye doğru yola çıkarlar.



Gözüme takılan ayrıntılar ve soruları;

a- Yelda’nın misyondaki görevi; ekip birbirleriyle tanışırken, iktisatçı (sf. 24) Teğmen Cafer’in başçavuş ile tanıştırmasında ise istatistikçi (Sf. 155) olarak geçer.

Jacques, Zerrin ve Yelda’dan oluşmuş küçük grupta; okumuş sosyolog olmuş, töre cinayetleri konusunda tez hazırlıkları içinde olan, anadili Kürtçe olan yöre kızı Zerrin dururken, misyon şefi Jacques dururken neden iktisatçı ya da istatistikçi olan Yelda konuşur Civelekköy’deki Kürt kadınlarla.
Konuşmalar Yelda’ya çevrilir. Ama çeviren de Zerrin değildir. Köyden bir kızdır? (sf. 44)

Yine, Civelekköy’e ikinci gidişte, kızlardan birinin ölümün ardındaki sırrı da, Kürt kadını neden Zerrin’e değil de Yelda’ya söyler? (sf. 181)

b.- Güvenlik durumunun bu kadar kritik olduğu bir aşamada, köylere giden ekiplerin arabalarından birini de, geldiğinin hemen ertesi sabahı Yelda kullanır. (sf. 26 ) Bir gece önce köye varmak için askeri helikopter kullanılan ve “Çabuk olun karanlık basmadan üsse varmış olmalıyız “ denilen yerde (sf 6), ömründe görmediği ve çok tehlikeli bir coğrafyada arabayı neden Yelda kullanır?

Ve sonra, Selim’i almaya, havaalanına da Yelda gider. Arabayla hiç gitmediği, bilmediği bir yola, “Yol çok uzun, saatler sürer” (sf. 303) dediği, helikopter ile iki saat süren bir yola, bir gece önce çatışma yaşandığı bir yer ve zamanda, Yelda arabayla yalnız gider. Neden?

c- Romandaki herkesin bir şekilde öyküsü var. Ama Rojda ile Zerrin’in yok. Nerede, kimlerle, hangi şehirlerde oturuyorlar? Hangi üniversitede okuyorlar? Hayalleri nelerdir? Onlar “okumuş ve yırtmış” sayıldıkları için mi yok öyküleri? Ama Heja’nın de yeterince yok. Leopold’un panik atakları, marihuana bağımlılığı, sevgilisinin ona yaptıkları, ölüm korkuları, Jaques’ın evli ve iki çocuk babası iken asistanına aşık olması ve onunla gitmesi, kutsal erkek aşkı yaşamaları, sevgilisinin başına bir inşaattan demir düşmesi ve ölmesi, Beatrice’in, Teymın Ceyfır ile arkadaşlığı, Amy’nin dindarlığının öyküsü var da, hastalandığında günlerce Yelda’nın başını bekleyen, beklerken de saatlerce sohbet eden Rojda’nın öyküsü yok. Yelda’nın grup arkadaşı Zerrin’in öyküsü yok. Heja’nın yeterince yok. Mor saçlı kadının, say ki, hiç yok. Neden?

15 Ekim 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder