8 Eylül 2014 Pazartesi

SAVAŞA SEYİRCİ KALMAMAK

Bu; okeyde taş çalmak gibi
süte su katmak gibi
sırf kendine yüz vermiyor diye bir kadını iş arkadaşlarına "ucuz" göstermek gibi
çalışmayıp müdüre yalakalık yaparak işte tutunmak gibi bir şey değil.
Bu; kendi evliliği cehennem gibi olsa da boşanmış ve evlenmemiş kadınları aşağılamak gibi 
komşusunun balkonuna hem de tertemiz çamaşırlar asılıyken pis halıları silkelemek gibi
para harcatmayı marifet saymak gibi bir şey de değil.
Sevgili kardeşim bu; sıradan ve günlük kötülüklerden değil.
Bu; kötülüğün bizatihi kendisi.
Bu;zaten bir cehennem tanımlanmışken dünyayı cehenneme çevirme kötülüğünden başka bir şey değil.
Hatta cehennemlik en büyük günah.
Bir insan nasıl savaş ister ki?
Sevmeyi bilen bir insan savaş isteyebilir mi?
Kimse sevinmesin "Benim oğlum askerliğini yaptı" diye. Savaş bir başladı mı ne zaman biteceğini kimse bilemez. Şimdiki çocuklarımız ölürse onların yerine yapmış olanları çağırırlar.
Kimse sevinmesin "Benim oğlum daha on beşinde" diye. Beş yıl sonra yirmi olacak.
Kimse sevinmesin "Benim oğlum yok" diye. Savaş asker sivil ayırmadan öldürür. Genç, yaşlı, çocuk, kadın, erkek ayırmadan öldürür, tecavüz eder, aç bırakır, toprağından eder.
O yüzden savaşa seyirci kalmayın lütfen.
Bizimle birlikte "Savaşa Hayır" deyin.
Belki içimizi temizleyecek tek şey bu iki kelimede gizlidir.
Savaşa Hayır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder