Bir Kalp Ağrısına Uzaktan Bakmak 2
2. BİR GÜN;
Kahramanlar ve karakterler;
((Nevra Tuna, Zeliha Bora, Dündar Leventoğlu, Sadık Ağa, Murat, Cengiz )
a. Nevra Tuna; İstanbul’da oturuyor. Çocukken babasının kaymakamlık görevi gereği doğuda bulunmuş.
Amerika’da iktisat okumuş. Bir evlilik yapmış ve boşanmış. Bir oğlu var. Başka bir erkeğe aşık olmuş ama adam, evli olduğu ve boşanmayı da ağzına alamadığı için ilişki bitmiş. Gazetecilik yapıyor. Uzun bacaklı, sarışın güzel kadın. Nevo
b. Zeliha Bora; Bölgede oturuyor. Siyasi güce sahip. Görüşleri ve eylemleri nedeniyle hapishanede. Eski milletvekili. Bir halkın en önemli temsilcilerinden biri. Kadın. Evli üç çocuğu var. Zelo
c. Dündar Leventoğlu. İdealist ve vatanperver bir kaymakam. Nevo’nın babası.
c. Sadık Ağa; Zelo’nun dedesi. Kasrikoğlu ailesinin başı. Bir çok köye sahip güçlü bir ağa. Bilge bir adam
d. Murat; Nevra’nın boşandığı kocası.
e. Cengiz; Nevra ile Murat’ın oğlu
Romanın özeti;
Gazeteci Nevra Tuna; çok önemli bulduğu bir röportaj için kılık değiştirerek ve bin bir zorlukla içerden adam ayarlayarak, hapishaneye girer ve Zeliha Bora ile görüşür. Bir halkın önemli siyasi temsilcilerinden biri olan Zeliha Bora ile görüşme başlar ve bir süre konuşulduktan sonra aralarında keskin bir fikir ayrılığı olur ve sert bir tartışma gerçekleşir. Bu gerginlik nedeniyle tam görüşme bitecektir ki, bu iki kadının bir zamanların –otuz beş yıl öncesinin- birbirini çok seven çocukluk arkadaşı olduğunu anlaşılır. Sarıcadam Köyünden aşiret kızı Zelo ile kaymakamın kızı Nevo.
Roman geriye dönüşlerle sürer.
Nevra’nın babası Dündar Levendoğlu bir ihtilal sonrası Zelo’ların köyünün bağlı olduğu kasabaya kaymakam olarak atanmıştır. Özel nitelikleri olan bir kaymakamdır. Tüm köyleri dolaşmış ağalarla muhtarlarla tanışmıştır. Varlıklı kimselerin verdikleri paraları bir çanakta toplayarak önem sırasına göre köy okullarını, sağlık ocaklarını onartmış, çocuklara aşı kampanyası ve sünnetler yaptırmıştır. Kaymakamın alçak gönüllülüğü, yöredeki de düğünlere derneklere de katılması onu halkın sevdiği ve saydığı biri haline getirmiştir.
Zelo’nun dedesi olan Sadık Ağa; teröristlere para verme suçlamasıyla ama aslında masum olarak işkence altında olan torunu Cengiz için kaymakamdan yardım ister. Aslında çocuk bir gün gözaltına alınmış ve günlerdir ondan bir daha haber alınamamıştır. Kaymakam gencin suçsuz olduğuna inandığı için yardım eder. Çocuğun işkenceden sağ çıkmasını ve ailesine kavuşturulmasını sağlar.
Bu yardımın karşılığı olarak; Zelo ve Kader Ana, kasabaya, kaymakamın evine - kaymakamın adını Cengiz koymayı istediği - sekiz aylık bebeği, karnında ölmüş olan Nevra’nın annesine, Nermin Hanıma ev işlerine yardıma gider.
Nevo ve Zelo çok iyi arkadaş olurlar. Kaymakamın ısrarıyla Zelo’yu, kasabadaki okula yazdırırlar. Bu nedenle hafta ortası Zelo, Nevo’larda Hafta sonu ise Nevo çiftlikte, Zelo’larda kalır.
Bir zaman sonra; Sonra kaymakam beyin tayini başka bir şehre çıkar. İki can arkadaş bu tayinden sonra ayrı düşerler. Mektuplaşmaya çalışırlar ama romanda Nevra’nın mektuplarının Zeliha’ya verilmediği sonucu, kopmuş oldukları anlatılır. Nevra’nın bir kardeşi olur. Orhan.
Bu arada Sadık Ağa’nın torunu ve Zelo’nun amcasının oğlu olan Cengiz, gördüğü işkence nedeni ile çökmüş bir durumdadır. Gündelik hayata dönemez, dağa çıkar. Dağda vurulup ölür. Ailesi mezarını bile bilmemektedir.
Zeliha ya da Zelha, azıcık büyüyüp genç kız olduğunda onu isteyen yaşlı adama varmamak için köyden sevdiği bir gence, Alişan’a kaçar. Alişan askerdeyken Zelo onun dayısının evinde kalır. Alişan askerden gelince Mersin’e giderler. Zelo burada hamile kalır ama çocuğunu düşürür, hastalanır. Alişan onun üzerine kuma getirmesi nedeniyle evi terk eder ailesine geri döner. Dedesi Sadık ağa ona sahip çıktığı için aileden herhangi bir şiddet görmez.
Aile Zelha’yı sonra Şiyar ile evlendirir. Evlendiklerinde Zelha on dokuz, Şiyar kırk yaşındadır. Kocası onu sever ve sayar. Zelo’da ona saygı duyar. Çocukları olur. Sadık, Daryal ve Helin. Şiyar, bölgede tanınan siyasi bir kişiliktir. Şiyar milletvekili seçildiğinde, Zelha ve Şiyar Ankara’ya gelir. Şiyar görüşlerinden dolayı tutuklanınca Zelha kocasının davasına sahip çıkmak zorunda kalır ve siyasete katılır. Sonra kendisi de milletvekili seçilir.
Nevra da evlenmiş ve tek çocuğu, oğlu Cengiz olmuştur. Onuncu evlilik yıldönümünde kocası ona romantik olmayan bir hediye aldı diye sinirlenmiş ve hediyeyi camdan dışarıya atarak kavga çıkarmıştır. Ertesi sabah kocası bir karar alarak evi terk etmiş, gidip, mükemmel bir iş teklifi almış olduğu Hollanda’ya yerleşmiştir. Nevra; oğlu Cengiz’i de daha sonra babasının yanına yollamış ve evliyken de ara ara gönlünün kaydığı bir adamla, Ferdi ile birliktelik yaşamaya başlamış. Adamın evli olması nedeniyle o ilişki de bitmiştir.
Nevra’nın babası, Sadık Ağa’nın dağa çıkan torunu Cengiz’e, bir teröriste yardım etmiş bir devlet görevlisi olarak mimlenmiş ve terfi ettirilmemiştir. Vali olamamıştır. Vali olamama karı kocanın arasını bozmuş ve Nevra, lise ikiye geçtiğinde, annesi ile babası boşanmıştır. Annesi daha sonra Söke’li bir toprak ağasıyla evlenip İstanbul’a, babası son görev yaptığı Urla’da emekli olup oraya, kardeşi Orhan‘da yatılı okullardan yurt dışına ve oralardan da, bir bilim adamı olarak “ Şansını insan kıymeti bilen bir ülkede denemek için” Amerika’ya yerleşmiştir.
Nevra; Ferdi’den ayrıldıktan sonra, çalışmış olduğu reklâm şirketinden de ayrılarak bir gazeteye geçmiştir. Gazetede ilk yıl, basılan Erzincan köyüne gitmiş olanları görmüştür. Son zamanlarda ise yine doğu bölgelerinde gitmektedir. Kırsal alanda yaşayan, yoksul kızlara okula gitmeleri için burs veren bir derneğin çalışmaları için; Kars, Erzurum, Doğu Beyazıt, Siirt, Urfa, Lice’yi dolaşarak o çocuklarla röportaj yapmıştır.
Nevo röportajın sonunda, Zelo’yu, bölgeden bir siyasi kimlik ve güçlü bir kadın olarak, “Barış için kızların okuması lazımdır kızları okutalım” diyerek ikna etmeye çalışmaktadır.
Gözüme takılan ayrıntılar ve soruları;
“Zelha’nın kozalak toplamaktan …” (sf. 31) “
….çiftlik yaşamını en ince ayrıntılarıyla…(sf. 37) “
”Teşkilatla ilgili şeyler oluyor…”( sf. 39)
“çiftlik evinin selamlık tarafında…” sf. 46
“ dağ yamaçlarında sapsarı katırtırnaklarını, dev papatyaları toplayarak…..Zelha’yla alt alta üst üste çimenlerde yuvarlanmak …” sf 88
“…anamın zorla giydirdiği şosonlarımla..” sf. 106
“Traş olmuş, entarisini çıkarıp kahverengi kostümünü…” sf 163
“Mis gibi bir ıhlamur kokusu vardı havada” sf. 165
“iki kupa köpüklü ayran..” sf. 166
“Yemek yerde yaygı üzerinde yenir diyi” (sf. 35)
“Eyi öyle ossun. Zaten herkescik öyle biliğ” (sf. 49)
“ Dayının evinde kaldımdı ya…” (sf. 51)
Zelha’nın ne “kozalağı” topladığına, “çiftlik”, “selamlık” sözcüğünün bölgede kullanılıp kullanılmadığına, ıhlamur, katırtırnağı ve dev papatyaların bölgenin ağaç ve çiçeklerinden olup olmadığına, “şoson” ve “kostüm” sözcüklerinin bölgede kullanılıp kullanılmadığına ve “diyi”, “biliğ”, “ossun” telafuzuna ilşkin kuşkularım var.
“Köprü” romanında anlatılan coğrafyadaki insanlar, İç Anadolu ile Ege karışımı bir şive ile konuşuyorlardı. O bölge, büyük nenenin memleketi olduğu için öyle konuşulmadığını biliyorum ama burası biraz uzak, burada bilemedim.
8 Eylül 2014 Pazartesi
"BİRGÜN"
Etiketler:
Ayşe Kulin ;Bir Gün,
Cengiz,
Daryal,
Dündar Leventoğlu,
Helin,
Kader Ana,
Kasrikoğlu,
Köprü,
Murat,
Nevo,
Nevra Tuna,
Sadık Ağa,
Şiyar,
Zeliha Bora,
Zelo
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder