Biz ne zaman bizdik?
Kolonist amaçlarla ülkemize gelen ABD 6. Filo’yu protesto eden çocukların üzerine satırla yürürken mi bizdik?
Çorum, Kahramanmaraş ve Malatya’da; alevi olmaktan başka bir yanı olmayan insanların evlerinin kapılarını bir gece önceden işaretleyip ertesi gün saldırırken mi bizdik?
12 Eylül’ün gençlerin ve ülkenin üzerinden buldozer gibi geçtiği yıllarda, ezilmelerine bakıp el oğuştururken mi bizdik? İşimize bakarken mi?
Bodrum katlarında domuz topu yapılarak adam boğulurken mi bizdik?
Yeşil sermaye insanların saf dini duygularını istismar edip onları soyarken ki suskunluğumuzla ya da tarafgirliğimizle mi?
Ne zaman?
Biz ne zaman bizdik ki ayrı düşelim?
Bugün;
ABD ve çokuluslu şirketlerin topuyla, tüfeğiyle, işkencesi, çuvalı, insanları birbirine katlettirmesi, tröstleri, kaçak çocuk emeği, çevre kirliliğiyle, doğa yok ediciliğiyle bölgemize akın edişinin dönülmez bir noktaya geldiğini, bizi de hedefleyebileceğini yeni anlamamızın yarattığı korkuyla mı biz olacağız?
Bizi korkuyla mı bir araya getireceksiniz?
Ama biz, biz değiliz ki, korkularımız bile farklı.
Bunların olacağını önceden bilen, biz olmayı dert etmeden, tüm insanlıkla birlikte, barış içinde diyebilecekken çeşitli ayrılıkları yüzünden susturulan, sürülen, kamu görevinden uzaklaştırılan, ötelenen hangimiz?
Kendisinin ya da biricik çocuklarının çıkarlarını değil de; üstümüze gelenin kölesi olmamayı, dinsel ya da kökensel hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm bölge halkın esenliğine sahip çıkmayı hayal eden, dileyen hangi biz? “Savaşa hayır” demeyle “menfaatler var” ikilemine sıkışan hangi, hangi biz?
Bizi bu büyük sosyal korkuyla mı biz yapacaksınız?
Ve de gazete satışlarınızın artışıyla?
Sizce bu olabilecek bir şey mi?
Emin misiniz?
Kendi bölgesine yakın durduğu her hangi bir ülkeye bile değil, Amerika’ya sığınarak yazı yazılırken mi biz olunacak?
Emin miyiz?
Bu günlerde ülke, bölge falan değil insanlık olarak neden daha çok korkmamız gerektiğini iyi anlamalıyız. Belki bu kavrayış biz olmaya çalışmaktan daha önemli olabilir?
İyi ki bu koşullarda biz olunamıyor.
Ve iyi ki biz bu anlayışla biz değiliz.
Biz artık büyüdük.
Hangi sözün neyi anlattığını acı da olsa deneyimlerimizle anlıyoruz.
Altmışlı yıllara, o yılların özgürlüğüne ve ruhuna gönderme yapan her şey, her söz bizi çekmiyor. Özellikle o yapıyı kimlerin nasıl bozduğunu iyi bilenler olarak kapılıp gitmiyoruz ardından.
Biz, biz dediğimizi bile çok sorguluyoruz.
Bizim biz dediğimiz;
Herkesin karnını özgürlükle üreterek ve onurla doyurduğu bir dünyanın bizliği.
Çocukların mutlu olduğu,
Kadınların özgürce şarkılarını söyleyebildiği,
Aydınların kafasının karışmadığı,
Kimsenin kimseye bir yaşam biçimi, bir yönetim biçimi dayatmadığı, sanatçısının hür olduğu bir bizlik.
Bir inancın değil her inancın her milletin her kavimin her cinsiyet veya cinsel tercihin bir sınıfın değil her sınıfın özgürlük ve refah içinde yaşayabilmesinin yarattığı bir bizlik.
Böyle biz olmaya varsanız yol sizin.
Biz olmak için kimse kimsenin yanına gitmek durumunda değil.
Kim doğru yerde durursa biz o olacak.
Hamasetle değil.
21 Kasım 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder