21 Kasım 2011 Pazartesi

KADINLAR AH KADINLAR

Salı, Eylül 15, 2009


Aşağıdaki yazı ev eksenli çalışan kadınlarla ilgili bir toplantıda yaptığım konuşmadır. (Azıcık düzelttiğimi itiraf etmeliyim.)


Bugün; erkek egemen toplum dediğimizde sadece kadına yönelik şiddeti anlamıyoruz tabi ki.

Erkek egemen toplumdan; kız çocuklarının okula gidememesi, kadınların eğitim hizmetlerinden yararlanamaması, iş hayatından uzak tutulması, kamusal yaşama yabancı kılınması ve örgütlenme ve ekonomik yaşamda çokça engellenmesini anlıyoruz. Eğlenmenin kadına yasaklanmasını da anlıyoruz.

Dünyanın bugünkü halini anlıyoruz.
Dünyanın bugünkü sefil, utanç verici ve acımasız halini de anlıyoruz.

Bunları söyledikten sonra, konuşma biçimimle, dille ilgili bir açıklama yapmak gereği hissediyorum.
Ben bütün konuşmamı; "BİZ" diliyle sürdürmeye özen göstereceğim.
Bunu iki nedenle yapacağım;
Birincisi, bu konuda egemen olan "BEN VE ONLAR" vurgusunu eleştireceğim.
İkincisi, konuşmalarını yapıp da şu an burada olmayan bazı arkadaşların uygulamalarından örnekler vereceğim. Başarılı başarısız ayrımına girmeden bu alandaki herkesi bu konuşma çerçevesinde üstlenerek BİZ diyeceğim.

ÖRGÜTLENME; kadınlar söz konusu olduğunda sancılı bir konu. Çünkü var olan örgütlenmeler ve onların dikey hiyerarşik yapısı bizi içermiyor.

ÖRGÜTLENME; Profesyoneller ve katılımcılar gibi iki grup olduğunda daha da sancılı bir konu.

Kadın örgütlülüğü; özellikle de ev eksenli çalışan kadınlar söz konusu olduğunda, çok da tabandan gelen bir talep değil.
Ev eksenli kadının, çalışan kadın olduğu farkındalığını yaratabilmenin arkasında; örgütlü olmak ve dayanışmak duruyor olabilir.
Bu yapıyı oluşturmada yeterli zamanlara sahip olmuyor olabiliriz.
Ev eksenli çalışan kadın çalışmalarını daha çok projeler üzerinden götürüyor olabiliriz.
Burada bir teknik ayrım olarak profesyoneller ve tabandan gelenler ya da katılımcılar olarak iki gruplu bir yapı oluşturuyor olabiliriz.

Bu ayrımı teknik olmaktan çıkaran bir yaklaşım söz konusu olduğunda; her iki tarafı da bağımlılaştıran bir yapıya dönüştüğümüze ilişkin ciddi bir kaygım var.

Örgütlenmeye teknik destek veren ekibin yaklaşımı çok önemli.
Burada yaklaşım; BEN dili olduğunda; tabandan gelen arkadaşlarımızı nesneleştiren, onları sürece ve kendi öz örgütlerine yabancılaştıran bir atmosfer oluşuyor. Erkek egemen bir dilin bir yaklaşımın tuzağına düşülmüş olunuyor.
Oysa örgütlerin esas sahipleri o yanımız.
Profesyonelin algılamasındaki; "Benim hatalarım onların hataları, benim başarım onların başarıları", "Ben yaptım. Arabayı ben tuttum. Onları İstanbul'a ben götürdüm. Ben seçtim. Ben ürettirdim. Ben ödedim" gibi bir dil, kadınları birbirinden teknik olmanın çok ötesinde bir yere ayırıyor.
Bir grubun diğerleri adına karar vermesine ve bu kararların da oldukça isabetsiz olmasına neden oluyor.

Buna; bazen tabandan gelen arkadaşlarımızın, risk almaktan korkarak ve karar iradesini destek grubuna havale etmesi sonucu da neden olabiliyor.

Kimse kimseden çok farklı değil.
Bu erkek egemen sistemde, egemenlerin dışında, aramızdaki ayrılıklar sadece nüans.
Başkalarının yeterince yararlanamadığı hizmetlerden yararlanmış olmak, hayata gerçek bir katkı vermiyorsa boş. Çok boş.
Yararlanamayanlar üzerinden kendi kibrimizi okşamak ise çok ayıp.
Bir şey yapalım derken zarar vermemek lazım.

Bu sözlerim;
özellikle yirmi yirmi beş yaşlarında olup çocukla, gençle, kadınla ilgili projelerde çalışan eğitimleri, yabancı dilleri iyi, hayat deneyimleri az olan gençler için. Bizim kuşaktan dersler olsun. Özellikle kadın olanlara.

http://www.hakuka.org/annelerin-komsu-teyzelerin-nenelerin-ablalarin-tum-kadinlarin-ve-kiz-cocuklarinin-haklari/

http://www.hakuka.org/womens-rights-the-rights-of-mothers-grandmothers-sisters-the-ladies-in-the-neighbourhood-the-rights-of-all-women-and-girls/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder